HAYATTAN HABERLER - HAYATTAN HABERLER

  • ANASAYFA
  • HABERLER
  • RÖPORTAJLAR
  • SÖYLEŞİLER
  • SAYILAR
  • İLETİŞİM
Facebook Twitter

SON SÖYLEŞİLER

  • Bir SIDNEY Hatırası
  • Bir Eczacıdan MF Analizi
  • Eczanelerde Yeni Dönem
  • Eczanelerde Vergi Planlaması
  • YBMD nasıl tespit edilir?
  • İntrakranial Anevrizma
  • Yeni Hediye Eczanesi
  • Yaşam Koçu Banu Conker Transformal Nefesi Anlatıyor
  • Fenilketonuri
  • Şaşılık Nedir? Nasıl Teşhis Konur? Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
  • Hangimiz Engelliyiz?
  • H Vitamini Eksikliğiniz Olabilir
  • Parlak ve Canlı Saç Sahibi Olmak İster misiniz?
  • Çocuk ve Ergenlerde Diyabetes Mellitus

    Çocuk ve Ergenlerde Diyabetes Mellitus - Prof.Dr.Neslihan Önenli

    06 Ağustos 2012 Pazartesi - 18:23

    Diyabetes Mellitus (DM), insülin salgılanması ya da etkisindeki yetersizliğe bağlı olarak gelişen karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasının çocuk ve ergenlerde en sık görülen endokrin/metabolik hastalığıdır.

    Tanı için poliüri, polidipsi, aşırı iştaha rağmen kilo kaybı gibi yakınmaların yanı sıra açlık kan şekerinin (AKŞ) > 126 mg/dl, rastgele bir anda bakılan kan şekerinin > 200 mg/dl ve şeker yükleme testinde 2. saatte bakılan kan şekerinin > 200 mg/dl olması gerekir.

    Tip 1, Tip 2, B hücre fonksiyonlarındaki genetik bozukluklara bağlı, ilaç veya kimyasallara bağlı, ekzokrin pankreas fonksiyon bozukluğuna bağlı, enfeksiyonlara bağlı, insülin direnci/eksikliği ile giden genetik sendromlar, gebelik diyabeti, yeni doğan diyabeti ve tip 2’nin varyantları şeklinde sınıflandırabilir.

    Tip 1 Diyabetes Mellitus Tüm DM’li olguların % 15-20’sini kapsamaktadır. Türkiye’de iki farklı zamanda yapılan iki çalışmada sıklık % 0.46 - % 0.67 olarak bildirilmiştir. Bu da bize tüm dünyayla paralel şekilde ülkemizde de 0-18 yaş grubunda DM sıklığının arttığını göstermektedir. Sıklık yaş ilerledikçe de artmaktadır. En çok görüldüğü yaş grupları 5-7 yaş ile ergenlik dönemidir. Bu duruma neden olan bazı faktörler arasında, okula başlama ile enfeksiyöz ajanlarla temasın artması, ergenlikte artan hormon düzeyleri ve stres sayılabilir. Hastalık sonbahar vekış aylarında daha sık ortaya çıkmakta, erkek ve kızlarda eşit oranda görülmektedir. Mutlak insülin eksikliği vardır. Etyolojide Etkili Faktörler Genetik Yatkınlık; Normalde beyaz ırkta DM gelişme riski düşük iken, ailede DM varlığında risk artmaktadır. Diyabetli hastanın kardeşinde DM görülme oranı % 6, tek yumurta ikizinde DM görülme oranı da % 30-50 gibi yüksektir. Babanın DM olması durumunda çocukta DM gelişme riski, annenin DM olmasına göre daha yüksektir. Poligenik etkilenim söz konusudur. Diyabetes mellitusun insanda 6. kromozom üzerine yer alan bazı doku grubu antijenleri ile ilişkisi gösterilmiştir. Bunların bazıları (HLA-DR2-DQ6, HLA-DRS), hastalık gelişmesini engellerken, bazıları (HLADR4- DQ8, HLA-DR3-DQ2) hastalık riskini arttırmaktadır.

    Çevresel Faktörler; Kimyasallar, virüsler ve bazı gıdaların etyyolojide rol oynadığı bilinmektedir. Özellikle Kabakulak virüsü, CMV, Rubella, Coxackie ve Enterovirüsler patogenezde etkili bulunmuştur. Konjenital rubella enfeksiyonundan 5-25 yıl sonda DM gelişme riski % 10-20’dir. İnek sütüne erken başlanması da DM gelişimi için bir risk faktörüdür. Anne sütünün DM’den koruyucu etkisi üzerinde durulmaktadır. Buğday proteini glutenin patogenezde etkili olduğunu öne süren çalışmalar vardır. Süt çocukluğunda yeterli doz ve sürede D vitamini alımı DM riskini azaltabilmektedir.

    Otoimmünite; Tip 1 DM’de insülin antikoru, pankreas adacık hücre antikoru ve glutamat dekarboksilaz antikorunun pozitif olması bu etyolojiyi destekleyen bulgulardır. Adacık hücre antikoru tanı konulduğunda yüksek oranda pozitif saptanırken, hastalığın ilerlemesiyle kaybolmaktadır. Ayrıca Tip 1 DM’li çocuklarda hipotiroidi, graves, addison ve çölyak gibi diğer endokrin ve otoimmün hastalıklar daha sık görülmektedir. Klinik Bulgular Klinik seyir, akut başlangıç bulguları, remisyon (balayı) dönemi ve kalıcı DM evrelerini kapsamaktadır. Poliüri, polidipsi çok yemeye rağmen kilo kaybı klasik bulgulardır. Özellikle idrar kontrolü başlayan bir çocukta gece alt ıslatmanın başlaması uyarıcı bir özelliktir. Bu bulgular zamanında fark edilmezse hastada ciddi sıvı elektrolit ve baz kayıpları ile tablo komaya kadar ilerleyebilmektedir. Ergenlik dönemindeki kız çocuklarındaki vajinal mantar enfeksiyonları da dikkat çekicidir. Karın ağrısı sık bir bulgudur. Bazen yanlışlıkla apandisit tanısı konulabilir. Asidoz nedeniyle sık ve derin nefes alan bir DM’li çocuğa pnömoni tanısı konulabilmektedir. Olguların % 65’inde bu akut dönemi insülin ihtiyacının azaldığı bir remisyon dönemi izlenmektedir. Bu dönemin uzunluğu (ay-2 yıl) de ğişkendir.

    Tedavi Tedavi ve izlem, DM konusunda uzmanlaşmış bir ekip tarafından sürdürülmelidir. Bu ekipte pediatrik endokrinolog, diyabet hemşiresi, diyet uzmanı ve psikolog bulunmalıdır. Çocuk ve ailenin yanı sıra mutlaka çocuğun öğretmenleri, okul doktoru veya hemşiresi de hasta ve hastalık konusunda periyodik olarak bilgilendirilmeli ve düzenli iletişim sağlanmalıdır. Sürekli eğitim ve kontrol, ömür boyu devam eden bu hastalıkta iyi bir prognoz için mutlak koşuldur. Tedavide amaç; iyi bir metabolik kontrolün sağlanması ve idamesi ile ideal fizik ve mental potansiyele ulaşılması, akut ve kronik komplikasyonların önlenebilmesidir.

Hayattan Haberler Dergisi. Tüm Hakları Saklıdır.